10 Mart 2011 Perşembe

fislik

fislik dünya, her şey ve herkes fislik

fuding falan istemiyorum.

fardesümü de istemiyorum.

fakat tüm fislikler neden yapışıyorlar üzerime?

fardon öyle demek istemedim!

bir kedim bile yok, anlıyor musun...

gökyüzü farlak değil eskisi gibi,

bir tek annem var beni anlayan fakat o da uzakta...

bir dağ istiyorum Allah'ım, bir deniz ya da bir çöl

fazla değil bir küçük ev yada sakin bir göl

duyulma endişesi duymadan bağırmak istiyorum avaz avaz

bir tek esiri olduğum bitmeyen yalnızlığımı alıp heybeme tüm fisliklerden kaçıp kurtulmak istiyorum.

resimlerimi, günlüklerimi, kuru çiçeklerimi, gözlüklerimi, küçük siyah kartlarımı ve tüm anılarımı gömüp şehrin sularına alf dağlarına dönmek istiyorum.

zeze'ninki ya da poliyanna'nın yada heidi'nin yada küçük henry'ninki gibi bir hayat...

çikolata tadında olmasa da olur artık, unuttum sayılır çikolatanın tadını...

ve daha pek çok şeyin

tüketiliyorum neyin uğruna neyin

kılcalları çatlamış kanlı bir beyin

ve birgün yakalayacak huzuru sonsuza değin

beklenen film şehre hiçbir zaman gelmeyecek biliyoruz o halde neden hala gülümsemek için zorluyoruz?

anne olacağım, böyle hayallere dalıp üzmemeliyim kendimi...

kızıma hayal kurmamayı öğretmeliyim, sezen aksu dinlememeyi, aşık olmamayı, aptal olmamayı, saf ve masum olmamayı öğretmeliyim bebeğime

kimseyi hak ettiğinden çok sevmemeyi öğretmeliyim, yağmurları, denizleri, yıldızları hiç göstermemeliyim ona,

annesi gibi mutsuz olmasın...

ağlamamayı öğretmeliyim ona,

insanların onu da üzmelerine izin vermemeliyim,

ben iyi bir anne olmalıyım,

fuding yapmalıyım bebeğime...

Hiç yorum yok: