12 Mart 2011 Cumartesi

...ve yine ben... ıslak kirpiklerimin gerisinden...


Benim kalbim kırılmış kime ne

İşler tıkırında gidiyor mu hocam?

Her gün karnımız doyup,

her akşam başımız yastığa değiyor mu?

Bir kız bir gence küsmüş kime ne

Maaşlar cebe yatıyorsa,

Selamlar vaktinde çakılıyorsa

Kimsesizlik boynum bükmüş kime ne

Mehtap uyanmamışken hala,

Ve ay yakamozda raksa devam ederken

Bir yıldız kaymış kime ne

Hala papatyalar açıyorsa kırlarda

Ve şehre her mevsim laleler geliyorsa

Bir çiçek kopmuş dalından kime ne

Ve geceler sırdaşın olmadılarsa hala

Doğmuyor mu her gün yüzlercesi

Bir güzel ölmüş kime ne

10 Mart 2011 Perşembe

fislik

fislik dünya, her şey ve herkes fislik

fuding falan istemiyorum.

fardesümü de istemiyorum.

fakat tüm fislikler neden yapışıyorlar üzerime?

fardon öyle demek istemedim!

bir kedim bile yok, anlıyor musun...

gökyüzü farlak değil eskisi gibi,

bir tek annem var beni anlayan fakat o da uzakta...

bir dağ istiyorum Allah'ım, bir deniz ya da bir çöl

fazla değil bir küçük ev yada sakin bir göl

duyulma endişesi duymadan bağırmak istiyorum avaz avaz

bir tek esiri olduğum bitmeyen yalnızlığımı alıp heybeme tüm fisliklerden kaçıp kurtulmak istiyorum.

resimlerimi, günlüklerimi, kuru çiçeklerimi, gözlüklerimi, küçük siyah kartlarımı ve tüm anılarımı gömüp şehrin sularına alf dağlarına dönmek istiyorum.

zeze'ninki ya da poliyanna'nın yada heidi'nin yada küçük henry'ninki gibi bir hayat...

çikolata tadında olmasa da olur artık, unuttum sayılır çikolatanın tadını...

ve daha pek çok şeyin

tüketiliyorum neyin uğruna neyin

kılcalları çatlamış kanlı bir beyin

ve birgün yakalayacak huzuru sonsuza değin

beklenen film şehre hiçbir zaman gelmeyecek biliyoruz o halde neden hala gülümsemek için zorluyoruz?

anne olacağım, böyle hayallere dalıp üzmemeliyim kendimi...

kızıma hayal kurmamayı öğretmeliyim, sezen aksu dinlememeyi, aşık olmamayı, aptal olmamayı, saf ve masum olmamayı öğretmeliyim bebeğime

kimseyi hak ettiğinden çok sevmemeyi öğretmeliyim, yağmurları, denizleri, yıldızları hiç göstermemeliyim ona,

annesi gibi mutsuz olmasın...

ağlamamayı öğretmeliyim ona,

insanların onu da üzmelerine izin vermemeliyim,

ben iyi bir anne olmalıyım,

fuding yapmalıyım bebeğime...

3 Mart 2011 Perşembe

bülbülüm altın gibi gösterilen metal kafeste, oysa uçmak yakışırdı bir çiçeğe

bir sakin esinti olarak çıktı yola bu rüzgar...

zaman zaman katılıp diğer dalgalara dev firtınalar oluşturdu,

zaman zaman bir soluk kadar güçsüzleşip tekrar can buldu.

esmekti amacı gidebildiği, girebildiği yere kadar

önüne örülen her duvar ya terbiye etti onu ya kızgınlığını artırdı..

durmamalıydı, zira esinti esmekle var olurdu

kalmamalıydı, kalırsa yok olurdu,

ellerinin arasınındaki güvercini bırakmamalıydı

rüzgara salmaya saçlarını devam etmesine izin verilmeliydi

ve kısacık kestiği saçları dimdik kafasına ve beynine batmamalıydı her aynanın önünden geçişinde...

bir küçük esinti, önüne katıp götürebileceğinden fazlasının arkasına geçemeliydi...

esmeliydi küçük denizlerin üzerinde,

dokunmalıydı küçücük esmer martı gözlerine

atılan bir parça simidi yüklenip sırtına tüm denizi gezdşrmeliydi martılara...

kim ki onu gördü hayran oldu hemen ona sahip olmak istedi..

oysa bilselerdi ki ...