31 Aralık 2009 Perşembe

Dur ! Ey İnsan

Nedenini bilmiyorum yataktan çıktım ve bilgisayarı açtım. Sabah saat 7. ne yazacağım ya da ne yazmam gerektiği hakkına bir fikrim yok. Gün güzel olacağa benziyor ancak içim buruk. Uykusuzluk yaramıyor insana. 07.07. gerçekten beni düşündün mü şu anda. Sanmıyorum. Muhtemel ki uyuyorsun. Yüzyıllardır insan kendini kandırmayı ve avutmayı çok iyi biliyor. İnsan kendini tanıyor. Mutlu olabilmek için kandırılmaya ihtiyacı olduğunu biliyor. Oysa gerçek… Sanırım bu o kadar da önemli değil. Hepimiz kendi gerçekliğimizde yaşamıyor muyuz?

Evet, hepimiz kendi çizdiğimiz çizgilere basıyoruz. Hayat yolunda yürüyüşümüzün adı bu. Yo aslında o çizgiler bize ait değil. Peki ya adımlar… Yazdığını sandığın oyunda oyuncu olduğunu görüp de gözlerini kapatmadan, ya da dönüp arkanı koşarak uzaklaşmadan öylece bu gerçeğin karşısında durmak zor değil mi? Hayır! Kaçacak yer yoksa durmak değil zor olan nasıl duracağını belirlemek.

Durmak, durabilmek, tutunabilmek…

Merkeze neyi çevreye neyi koyacağını bilmek, neyi neyin etrafında döndüreceğini bilmek. Tabi önce durmak, varlıkta bir yer edinmek. Var olup da varlıkta yer edin(e)memek? Ne acı! En başından beri yaptığın sadece sabitlemek, durdurmak iken ey insan, bu sürüklenişin niye?... Maddeye geçer de sözün kendine geçmez mi? Ne ki fazlan, 21gr.

Kurtulmak için mi korkulardan tüm bu çaba. Ne acziyet tanrım! Ne büyük güç ve ne utanç. Gülüyorum sana insan. Uzun bir yol şu önündeki ve tek yolluğun korkun, varlığından bu yana kendisiyle var olduğun. Denir ki Tanrı, evrenin hareket etmeyen ilk hareket ettiricisidir. Peki ya insan, evreni durdurma gücüne sahip olduğu halde kendisi duramayan hareketli!

Dur artık! Artık dur ve ol, var ol!

Yapman gerekeni bildiğin halde yapamıyorsan bilmediğin ne?

Ruhum daraldı! Ruh dediğim de ne ola ki; hakkında ne kadar az şey bilip ne kadar çok konuşuyoruz.


14.09.09
08.00
Oturma odası

bir nefesicik söyleyeyim, dinlemezsen neyleyeyim!..


Ne bir sözüm kaldı yazacak, ne bir nefes susacak
Geçip gidecek üstümüzden bulutlar
Geride eli boş bir Güzel kalacak.
Adına yakışmaz ağlamak bari sen sus bahtiyar
Hüküm verildi ayrıldı yollar şimdi ne yaren var ne yar
Masumiyet, hayal ederken sıcak bir kucak
Geride eli boş bir Güzel kalacak.
Ve bir sabah bir hafif yel esecek Üsküdar’da
İrkilecek martılar soğuğunda,
Düşecek bahardan kalan son yaprak ve
Geride eli boş bir Güzel kalacak.



oysa...

29 Aralık 2009 Salı

Bana yazmak düştü bu satırları, sana yazılmak ey şiir
Ben anlatamamaktan muzdaripim, sen anlamda müstetir

Efendim, bir yoldayız ki gidiyoruz gözü kapalı
Ulaşmak değil hedef ve yollar sancılı
.....
Arkadaşım olmalıydın bu yolda, suyum ,azığım
Oysa şimdi sular dibinde kuruyan bir çöl sazıyım
.....
Sen de kapat yüzüme hayat
Bana öylece kalmak yazılmış bu senaryoda
ve yarım kalsın bu şiir şu kış ayazında
.....
.....

28 Aralık 2009 Pazartesi


Canım sıkılıyor hayat!
Sana değil kendime. Başarısızlıklarıma.
Yaptıklarıma ve yapmadıklarıma.
Söylediklerime ve sustuklarıma.

24 Aralık 2009 Perşembe

kalacak mı bir çığlık ardımdan, adıma koparılan
ya da bir hafif yel mi esecek sessizliği dağıtan

bedenim bedeniyle buluştuğunda yıllarca bağranı ezdiğim evrenin
bir martının gözlerinde seyredeceğim şehri, siyah ve derin

11 Aralık 2009 Cuma

akan bir ömre ve aleme sağır olmaksa da bedeli
tek bir sesine kulak kesilmek bu garibin emeli

9 Aralık 2009 Çarşamba

anlamlı mı?

sükutmümkündürküçükhanımcahilolmabukadarbuhayatdahaneleröğreteceksanadinlenmiyorsaneğervelanetediyorsantümsözcüklereveartıkiçindengelmiyorsatekbirhece.gözlerbilebıkarsaboşluğakonuşmaktaniştesukütböylegalipolurtümsöylenmekistenenlere

8 Aralık 2009 Salı

bir gelin geçti bugün boğazdan
upuzun, bembeyaz
nazlı nazlı süzüldü denizin bağrında..

forgive me my God!

l shame myself and things that l made them.

sometimes the people can not think!
the heart kills the brain!
why l can not control myself
have not l got enough force?
noo, l have and l can do this.

I CAN DO THİS!

21 Kasım 2009 Cumartesi

Adalet!..


ADALET!..
Ne büyük erdemdir.
Hakkı hak edene hak ettiğince vermek
Ezmek nefsin başını ve öldürmek içindeki şeytanı
Acıyı göze alarak huzuru yakalamaktır.
Zulmün öznesi ve nesnesi olmadan karşısındaki duvar olmaktır.
Atıp tüm önyargıları bir kenara dinlemek, anlamak ve değerlendirmektir.
Bir duygudur adalet ve önündeki Ben’i yıkmak gerekir,
Koymak için her şeyi tam da orada şey olduğu yere!

14.36

21 Kasım 09

14 Kasım 2009 Cumartesi

annem'e...




Uzakta çok uzaktayım anne
Değil yollar yalnız, dağlar var bu sefer arada
Görmeyeli seni oldu ekimler kasımlar
Cennetten bir şehirde dünyadan bir parça gibi yaşıyorum işte
Bir anneye sahip olmak ne büyük zenginlik
Ve ondan ayrı olmak ne can yakıcı bazen
Baba evinin sıcaklığı yok deniz dalgalarında
Mekân bireye ilişik bir izafiyette
Geçer bulutlar üstümüzden ve akar nehirler
Bir yaprak daha düşer şu son baharda
Ve sana sarılmak anne, ancak rüyalarda
Kokun hala aynı dün gece çektim içime
Çocuk oluyor insan bazen gelmiyor dize


19.22
14.Kasım 09

12 Kasım 2009 Perşembe

aşk!..


mandalina kabuğunda mutluluk!...


Ödevler... ödevler... ödevler…
Yığınla sorumluluk…her yanda planlar... yapılacaklar listesi
Kitaplar... kağıtlar... yere düşen kalemler...
Kelimeler... kelimeler... kelimeler …
Sayfalar arasına sıkışmış bir hayat
Kuru yapraklar altında gülümseyen bir yeşil yonca
Halsiz bir boşluk kuşatmaya hazırken tüm kenti
Bir yeşil yonca ve bir tebessüm yetecek
Çekip çıkarmaya bu hayatı bu yığından





21:04

5 Kasım 2009 Perşembe


siyahtır rengi mürekkebin ve bitti işte bahar

griye çalr kuruduğunda ve döküldü yapraklar

açık ve koyu; damla damla iner yağmur mürekkebime

koyduğunda noktatı biter resim ve şiir


bir kapak açmaktır yeni bir kitaba başlamak

ve müzik, kapalı pencereler ardından

bir ince sızıdır semaya haykıran

yumunca gözünü biter kitap ve müzik


serçenin siyah gözündeki hüzün

mürekkep ve geceyi soldurur

siyah ki; bir eski Kasım'da

yağmur yağmur ruhumu doldurur.



05.11.09

23.13

sultan'dan tepe'den selamm!..

merhaba dünyaa
bir kasım sabahı küçük bir pencereden merhabaa
sesimin gittiği yere kadar,
gözümün gördüğü yere kadar merhabaa
selam ufka kadar deniz,
sarı yapraklar ve siyah gece...
aylardır bulamıyordum şifremi ve yazamıyordum yazdıklarımı
ve birden geliverdi aklıma
ne dersin sence yazmalı mıyım sustuklarımı


uzun yolcuğumda şimdilik son durak: sultantepe

16 Ağustos 2009 Pazar


hayat güzeldi yaşarken;
ölüm güzel yokluğunda
ısındı yazın üşüyen kalbim
çöl soğukluğunda...

gökyüzü siyah değil
siyah benim bu garip diyarda
adım adım ilerliyorum
çöl karanlığında...

el yordamıyla bulunmuş yön
sükutun deldiği kulaklar
ruzgarın esmeyi unuttuğu
çöl sabahlarında...

kandırma kendini ey insan
çölde gül yetişmez...
izler çabuk silinecek,
ancak rüzgar esmez...

16.08.09
Amman

14 Mayıs 2009 Perşembe

...


mantıklı mı?!.

boru sesi tii midir?
bunu kim çıkardı da biz inandık?
bir borudan bunu duyanınız var mı hiç?
duymamız omadığı anlamına gelmez elbet!
ancak neden ti olsun bir borunun sesi?
borudan ses çıkar mı sahi!
keşke bunu bir boruya sorabilseydik:
"hakkınızdaki iddialara ne diyorsunuz?"
"tii"
:):):)

1 Mayıs 2009 Cuma

şehrim seviyorum seni!..tekrar mutlu et beni!..




döndüm geri istanbul, döndüm geri..
yara bere içinde uzun yollardan geçtim ve döndüm geri,
yağmurlarınla ıslat kırık kalbimi
rüzgarınla kurut ıslak gözlerimi,
hayatı sende öğrenmek ne tatlı ve ne acı!
gözleri yaşlı şehrim, senin de mi kalbin kırık!
kırılmasın istanbulun kalbi, üşümesin elleri!..
ağla! istanbul ağla! bu yağmurlar benim için..
yüzme bilmeyen boğulsun sularında,
ağla istanbul! ağla! bu yağmurlar benim için...

1 Nisan 2009 Çarşamba

Anadolu'da gökyüzü hala siyah,
yıldızlar hala parlak,
gözler derin, kucaklamalar hala samimi
ve masumiyet... hala masum!..

31.03.09
22 numara,
cam kenarı,
vuslata az kala...

22 Mart 2009 Pazar




bir kuş ki kalbi ellerinde

bilirsin gökyüzüne sevdalı

bilirsin bıraksan uçacak

sıksan ölecek



uçar dur durak bilmeden

ve önünü görmeden

neye uçtuğunu niye uçtuğunu bilmeden

bir üflesen dağılacak önündeki sis bulutu

bir üflesen...

17 Mart 2009 Salı

acı çekmek özgürlükse...


Hayır, hasretin vuslatından güzel olmamalı
Uyanmak istemiyorum kapanın gözlerim
Dağların arkası bu kadar acı olmamalı
Tutma yaşlarını akıt bugün sözlerim
Ben hayalini kurduğum gözleri özlerim

küçük bir pencereden açıldım dünyaya

yağmurların ıslattığı, ağaçların sakladığı

küçük bir pencereden

gördüğüm kadar sandım dünyayı

cesurca atlamak istedim kollarına

pembe bulutlar tozmuş meğer

İstanbul'un kalbi yoksa eğer..

kapansın gözlerim sonsuza değin

yok dünyanızda huzur bulacak yerim




13 Mart 2009 Cuma

hiçkimseye!..


Ölü yapraklar anlar mı sandın a garip
Halin gören tabibi derman mı sandın
Mecnun oldun da onu Leyla mı sandın
Sen onun değil kendi aşkınla yandın

10 Mart 2009 Salı

lale mevsiminde hüzün


bir kızkulem var şu şehirde, omuzunda ağladığım

birkaç huzurlu liman,

martılar ve denizim


çok gözyaşım var denizinde

bilirim çok duam asılıdır semanda


çok elle , gözle seni palyaşmak acıtırken içimi

şimdi senden ayrılmam beklenir

bunu çok görürler bize


ağlama be istanbul!

sen kal yerinde, gönlümde olduğun gibi

şimdi bana gitmek düşer

koyup cebime sessizlik ve yalnızlığımı


şimdi bana gitmek düşer

kal diye yalvaran gözlerinden çekerek gözlerimi

ve sessizce toplayıp rüzgarında savurduğum saçlarımı

şimdi bana gitmek düşer

yorgun... ve mağrur...

....

9 Mart 2009 Pazartesi

:( :(

yarıp çıkamazsın kafatsımı,boşuna zorlama beynim
BEN ki yıllarca bu bedende sanki bir kafesteyim

huzursuzluk

kararsızlık

çaresizlik

durgun denizi seyretmek gibi

aniden fırtına koparan


uykusuz gözlerle seyredildi şehir

mide ağrıları, görmeyen gözlükler...


yağmur beklenen buluttan güneş doğar mı hiç?

söz dinle midem bari, sen yorma beni


aralanan kapıdan ilk adımı atmakla atmamak arasında bir yerde

gri kentteyim

korkma hala yalnızım,

bırakıp gitmem seni


11:50

kelam dersi
paat diye düştü gökten yere isa-mesih
sert çarptı biraz ama umarım hala iyidir! :)

bu geceye has..


bir babanın duası: "Allah'ım ben yavumu çok seviyorum sen de sev, razı olana kadar onu yaşat, ey rabbim onun hakkında hayırlı olanı gönlünde razı, gönlünmde razı olanı hakkında hayırlı eyle.onu her türlü kötülükten koru, bir tek saniye üzülmesine izin verme, ona çekemeyeceği dert verme, onu doğru yoldan hiç ama hiç ayırma!"

amin

alıntı!..

aydınlığın iç daraltan ışıkları doldu en ücra köşelere
sanki göğüs kafesim sıkıyo bugün
kalbim kuş olmuş çırpınıyor
hayaller gerçek gerçekler düş olmuş bugün
aklım kaçıyor tutamıyorum..
tutunamıyorum bugün

8 Mart 2009 Pazar


hissizlik ve sessizlik
kendine ihanet,
sıırını ifşa...
açıldı perdeler
ve
aydınlığın iç karartan ışıkları doldu en ücra köşelere
siyah mutluluk çaresiz bugün
bahtiyar mahsun,
yaranım yalnızlığım aralama kapıyı dur
istanbul sarı bugün
yanakları kızartan sarı
...

bu yazıyı beklediğini biliyorum:)



!

...


?

...

3 Mart 2009 Salı


şarkılar alıp götürürmüş, bitter yakarmış ağzı,

yağmur daha da kurutur, İstanbul avutmazmış insanı,

aşık olunca...

live is waiting mi?


en zoru da beklemek

27 Şubat 2009 Cuma


"Dokunma kalbime; zira çok incedir kırılır,
O bir mabede benzer ki orada hıçkırılır.
Gülersen aşkıma harâb olur gönlüm yıkılır,
O bir mabede benzer ki orada hıçkırılır."




sana aptal dediğim içn özür dilerim!...

26 Şubat 2009 Perşembe

أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ
melekler korusun seni dedi annesi ama sen hep üzdün.

aptalım ben aptalım aptalım....

çaresizlik, mutluluk,

aptal istanbul her zaman gri olmak zorunda mısın?!

evet korku ile ümit arasında olmaktır aşk; ama o çukulata yemek istemiyor artık.

artık göz yaşları söz dinlemiyor.

sense hala bir odun olarak yaşamaya devam ediyorsun
öyle sessizce....

lütfeen....

kainatın bakmaya kıyamadığı şımarık çocuğundan bir gülümsemeyi esirgeyecek kadar kötü müsün?

14 Şubat 2009 Cumartesi


heyecan ve ümit!..
yeniden!..

8 Şubat 2009 Pazar

tarihsiz

ne zamandan kalma allah bilir kağıt arkasında unutulmuş bir not;

"radikal kararlardan sonra hep uç, uçuk şeyler mi olur?
mutlu ama huzursuz
aç ama iştahsız
yaşıyor ama yorumsuz
sebebim olur
gözler gözlere deydi yine
gözler yasak bahçeye girdi yine
şeytana yenilmenin adııdr yasak bahçeye girme,
yakalandı bu sefer
yasak yasağı yakaladı..."

yalnız olmayanlar


keman ve piyano

çikolata ve kahve

rüzgar ve yapraklar

...

faber ve castel

mürekkep ve fırça

...

yalnızlık ve ben

daha ne kadar...




daha ne kadar bekleyeceğim bilmiyorum, neyi beklediğimi bilmeden...
daha ne kadar siyah mürekkep çizeceğim, gözü kapalı...
bu yaprak bu rüzgarda daha ne kadar savrulur, bilemiyorum
bu yağmur bu çorak kalbi daha ne kadar ıslatır.
....
....

daha ne kadar yaşar kimsesiz yalnızlığım,
doğrusu bilemiyorum.

5 Şubat 2009 Perşembe

sebepsiz hüzün,
belki de çok sebepli...
çok sebepli sebepsizlik
ve hep hüzün
hep!

sanat?..

sanırım artık tekrar resim yapmalı
bırakalı dört sene oldu,
üç yılın birikim ve emeği bir dosyada kayboluverdi
çok sular aktı üzerinden...
sanırım artık tekrar fırça tutabilirim
ama önce bir mürekkep almalı....

3 Şubat 2009 Salı

gece

paylaşmak ne güzel
işe yaramak da,
bedrettin seni seviyorum...:)
yarın büt var,
help...!
duy sesimi bedrettin,
senin kıytırık sınavın için bu saatlere kadar çalışıyorum


demek öyle esma ?
öyle olsun ?

29 Ocak 2009 Perşembe

anlamsızmı?

sükutherzamanrızadanmıdırçaresizliğndediliyokturpekiyasabırbenimmeskenimdağlardırancakşehirdeyaşarımsessizcesükutmümkünmüdürsözünsustuğuyerdegözkonuşmazmıaşkolsunsükutedebilene...

26 Ocak 2009 Pazartesi

23 Ocak 2009 Cuma

ın my bad!



şu koca şehirde sığınağım

bir sen vardın 2 mertekarelik

ardımsıra sen de elleri aldın koynuna

bana gitmek düşer şimdi,

başka kokular ve başka gözyaşlarına emanet bırakıp seni

21 Ocak 2009 Çarşamba

furkan: hak ile batılı birbirinden ayıran

çalışıyoruz Allah'ım, elimizden geldiğince yılmadan, usanmadan çalışıyoruz
ya da bazen yılarak ve usanarak; ama hep çalışıyoruz.yetişiyoruz ve yetiştiriyoruz. vaktimiz yok, daha tam büyümeden büyütmek zorundayız. yardım etmelisin. bize en temiz yoldan adalet, asalet, meryem, erdem, onur ve furkan ve ... ihsan etmelisin. bizi bizle desteklemelisin. bizi bir avuç bırakma Allah'ım, yoksa bu dünyada ayakta durmak zor...

15 Ocak 2009 Perşembe

ah esma ah!...

orada neler oluyooor...

4 Ocak 2009 Pazar

biz neden senin için ağlayamıyoruz rabbim;
kabeye imam olmadan olmuyor mu?
ey kalpleri evirip çeviren kalplerimiz elinde.....
ve sana emanet
koru katılaşmaktan
amin!