18 Kasım 2008 Salı

Sure-i Nur

ne yapıyoruz biz Allah'ım? nereye bu gidiş ,
sürükleniş desem daha mı doğru olur?
gün içinde haç defa unutuyoruz sana kul olduğumuzu?
ya da kaç defa hatırlıyoruz desem hada mı doğru olur?
Nur,
bir nur gibi doğdu kalbime
dank etti birden,
herşey karardı sandım, hayır bu nurun aydınlığıydı
dur da bir bak yaşantına dedi Nur
dur da bir bak!
bilmemekten mi diye sordu beyin
yoo diye cevap verdi dil: unutmaktan
peki ya bu kadar unutmak ne diye?
dil sustu,kalp bilyordu cevabı
sızladı, yandı, kıvrandı durdu
dili yoktu kalbin bişey diyemedi
suçlu biliyordu kendini
pişman gözlerden yaşlar süsüldü
ne diyordu Nur bangı bangır:
"mü'min kadınlara söyle bakışlarını indirsinler"
gözler utancından kızarana dek ağladı
ama bakışlar söz dinlemiyordu ki
Nur çok yaralayıcı oldu bu sefer,
pınarları kurumaya yüz tutmuş gözler,
indirdi bakışlarını bir daha kaldırmama sözüyle
ihtiyacı olan tam da böyle bir tokatmış,
kalp silkindi,
uyuyan hücreler uyandı
bu bir teyakkuzdur, yola devam dedi beyin
ve tuttu gözlerin elinden kalp,
beynin ardından ilerleyerek
beyin ipleri aldı eline
kattı diğerlerini önüne;
birinci nefis terbiyesi operasyonu hayrola!...
nefse zincirler vurula!..
nur üstüen nur ola!..

Hiç yorum yok: